Erzurumlu arkeologlar, ünlü seyyah Evliya Çelebi'nin 'Seyahatnamesi'nden yola çıkarak Erzincan'da yaptıkları kazı çalışmaları sırasında tam 600 yıllık 198 parça el yazması Kur'an-ı kerim sayfasına ulaştı.Atatük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Yurttaş ile ekibi, Erzincan'ın Kemah ilçesinde yaptıkları kazıda, kapakları olmayan, bölümler halinde 600 yıllık Kuran-ı Kerimler buldu.
19 Kasım 2012 Pazartesi
6 Asırlık El Yazması Kur’an-ı Kerim
Erzurumlu arkeologlar, ünlü seyyah Evliya Çelebi'nin 'Seyahatnamesi'nden yola çıkarak Erzincan'da yaptıkları kazı çalışmaları sırasında tam 600 yıllık 198 parça el yazması Kur'an-ı kerim sayfasına ulaştı.Atatük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Yurttaş ile ekibi, Erzincan'ın Kemah ilçesinde yaptıkları kazıda, kapakları olmayan, bölümler halinde 600 yıllık Kuran-ı Kerimler buldu.
Etiketler:
arkeolog,
el yazması,
erzincan,
evliya çelebi,
seyahatname,
seyyah
20 Ekim 2012 Cumartesi
MURADİYE Cami’de Yunan izleri
5 Eylül 2012 Çarşamba
Restorasyon çalışmaları
10 Ağustos 2012 Cuma
elimin değdikleri
Tepelik formda kesilmiş mdf üzerine yaptığım kalemişi desen uygulaması |
Kuşlardan ilham alarak yaptığım Hatai
tamamen kendi buluşum olan tekniğimle hazrlanmış apaçi çalışması
kıl teteresiyle kesip şekil verdiğim ahşap ve kabartma tekniğinden faydalandğım tasarımı ve uygulaması bana ait olan pano Hun Atları
Selçuklu motifinden ilham alınarak hazırlanmış çift başlı Kartal
parşomen deri üzerine uyguladığım Dede Korut Hikayesindeki Boğaç Han karakteri
Peacock plates
Muammer Çakı 2006 seramik sergisinde sergilenen eserim "Lalezar''
Hitit geyiklerindenve Selçuklu geçmelerinden esinlenerek tasarladığım kabartmalı çini tabağım
Dede Korkut hikayelerinde insan unsurlarından ilham aldıım tasarm ve uygulaması bana ait olan çini çalışmam sırsız hali Banı Çiçek
testeresiyle dendanlarına şekil verdiğim klasik çalışmam sırlanmamış hali
KERTENKELE
Hitit geyiklerindenve Selçuklu geçmelerinden esinlenerek tasarladığım kabartmalı çini tabağım
Dede Korkut hikayelerinde insan unsurlarından ilham aldıım tasarm ve uygulaması bana ait olan çini çalışmam sırsız hali Banı Çiçek
testeresiyle dendanlarına şekil verdiğim klasik çalışmam sırlanmamış hali
KERTENKELE
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
ART COLLECTİON
ÇİNİ SANATI
M.Ö. 3000 yılının ilk yarısında mimari ile tanışan çiniler, İslam mimarisinde M.S. 9. Yüzyılda kullanılmaya başlamıştır.
Selçuklular'ın 1071'de Bizanslılar`ı yenmesinden sonra Anadolu, hem Selçuklular hem de çiniler için yeni bir vatan olmuştur. Bu topraklardaki çini sanatı, 13. Yüzyılda Selçuk mimarisinin doruğa ulaştığı dönemde gelişmiş ve buna bağlı olarak da pek çok camii, medrese, türbe ve saray duvarları çinilerle bezenmiştir. Başlıca turkuaz, kobalt ve mor renklerin kullanıldığı geometrik desenli çini ve çini mozaikler iç mekanlarda tercih edilirken dışta da sırlı veya sırsız tuğlalar kullanılmıştır. 14. yüzyılda Anadolu Çini sanatı Osmanlılar ile birlikte yeni bir boyut kazanmıştır. Türkler iç ve dış mimari süslemenin en renkli kolu olan çini sanatını, asıl büyük ve sürekli gelişmesini Anadolu Türk mimarisinde göstermiştir.
Türk çiniciliği
Türk çini sanatının tarihi ilk Müslüman Türk devletlerinden Karahanlılara kadar dayanmaktadır. Bu da çini sanatının bin yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir.
Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları çiniyi mimari süslemelerde sıkça kullanmış Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmasından sonra, çini sanatında Osmanlı Devleti'nin kuruluşuyla yeni bir dönem başlamıştır.
İznik çinileri
İlk Osmanlı dönemi İznik çinileri, Bursa Yeşil Cami ve türbesinde (1421), Bursa Muradiye Camii'nde (1426), Edirne Muradiye Camii (1433) ve Çinili Köşk’te (1472) görülebilmektedir. Bunlar genellikle mozaik veya sırlı boya tekniği ile üretilmiş çinilerdir. Bu dönem çinilerinde lacivert, mavi, turkuaz, siyah renkleri ağırlıktadır ve daha çok geometrik desenler kullanılmıştır.
16. yy'da İznik'te üretilen çinilerde gerek kalite ve gerekse desen üretiminde büyük gelişmeler olmuş ve Türk çini sanatı en parlak dönemini yaşamıştır. Osmanlı, mozaik gibi teknikleri bırakmış sır altı boya ve sır tekniğini geliştirmiştir. Bunun yanı sıra saray nakkaşhanesinde yeni motifler geliştirilmeye ve üretilmeye başlanmıştır. Kırmızı, yeşil, mavi, lacivert, turkuaz ve kahverenginin kullanımıyla İznik çinilerinde yeni bir devir yaşanmaya başlanmıştır.
Osmanlı Devleti'nin duraklama dönemiyle birlikte, İznik çini üretim faaliyetini 17.yy. sonlarına doğru tamamen durdurmuş ve çinicilik Kütahya’ya kaymıştır. Lale Devri'nde, İznik çini sanatı yeniden canlandırılmaya çalışılsa da çabalar uzun ömürlü olamamıştır.